DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Yüksek enflasyon koşullarında asgari ücret değil iki kez, yılda dört kez güncellenmelidir. ?imdi belirlenecek olan bir ücretin yeni yılda, çok değil birkaç ay sonra hiçbir hükmü kalmayacağını hepimiz biliyoruz. Böylesi bir tercih, bile isteye milyonları yoksulluğa mahkum etmektir. Her gün, iğneden ipliğe her ?eye zam geldiği bir dönemde, ‘İşçilerin ücretleri artmasın’ demek Türkiye işçi sınıfının ekmeğine, çocuklarının geleceğine el uzatmak demektir. Yılda bir kez verilecek zamla bu işin bitirileceğini düşünen, işçilerin ücretlerini yılın ikinci yarısında hiç etmeyi planlayan herkes bilmelidir ki DİSK için, Türkiye işçi sınıfı için bu iş burada bitmez. Döktüğümüz alın terinin karşılığı bile olmayan ücretlerimizi enflasyonun nedeni olarak gösterenlere, daha fazla vergi toplamak için hemen işçinin, halkın, emekçinin cebine göz dikenlere sesleniyoruz; dönün etrafınızdaki şirketlerin kar oranlarına, doyuramadığınız bankalarınızın bilançolarına bakın. Yaşanan ekonomik sıkıntıların bedelini ödemesi gerekenler, evine ekmek götürme mücadelesi verenler değil, kasalarını tıka basa dolduranlardır” dedi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve yönetim kurulu üyeleri, bugün, Ankara’da Genel İş Genel Merkezi’nde, “Gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanacak ücret” talebiyle açıklama yaptı. Çerkezoğlu’nun açıklamaları şöyle:
“KENT KENT, MEYDAN MEYDAN, İŞ YERLERİNDEN BAŞLAYAN MÜCADELEMİZİ TBMM’YE, BAKANLIKLARA TAŞIDIK”
“DİSK olarak 2 yıldır, yaşanan bu yüksek enflasyon, ücretlerimizin sürekli değer kaybetmesi, alım gücümüzün gerilemesi, üzerimizdeki ağır vergi yükünün ortadan kalkması ve insanca yaşayacağımız bir ücret için ‘gelirde adalet, vergide adalet’ diyerek bir mücadele sürecindeyiz. Kent kent, meydan meydan, iş yerlerinden başlayan mücadelemizi TBMM’ye, bakanlıklara taşıdık. Birçok yerde mitingler düzenledik. En son İstanbul’dan Ankara’ya, 5 gün süren bir yürüyüş gerçekleştirdik. Ardından Ankara’da büyük bir kitlesel miting ve karşılamayla bu konudaki irademizi ortaya koyduk. Şimdi de İstanbul’dan Ankara’ya başlattığımız bu yürüyüşü, tüm Türkiye’ye taşıma ve bu konudaki kararlılığımızı tüm Türkiye’de, tüm işçi arkadaşlarımızla buluşturmak üzere yeni bir programın ilk gününde sizlerle birlikteyiz.
“MASADA OLMAMAMIZA RAĞMEN İŞ YERLERİNDEN ALANLARA, MEYDANLARA KADAR İNSANCA YAŞAYACAK BİR ASGARİ ÜCRET İÇİN MÜCADELELERİMİZİ DEVAM ETTİRİYORUZ”
Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşayacak bir ücret için Türkiye’nin dört bir yanında ayağa kalkıyoruz. Yüksek enflasyon nedeniyle alım gücümüz hızla erirken bu da yetmezmiş gibi adaletsiz vergilerle ekmeğimiz küçülürken, Cumhuriyet tarihinin en ağır bölüşüm krizini yaşarken, bu düzenin tüm çarkları, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak üzere dönmeye devam ederken, aynı zamanda önümüzdeki günlerde 2024 yılı asgari ücreti belirlenecek. Pazartesi günü Asgari Ücret Komisyonu ilk toplantısını yapacak. Biz DİSK olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer almıyoruz. Masada olmamamıza rağmen iş yerlerinden alanlara, meydanlara kadar insanca yaşayacak bir asgari ücret için mücadelelerimizi devam ettiriyoruz. Bu amaçla geçtiğimiz hafta, aralık ayının ilk gününde, İstanbul’da DİSK Genel Merkezi’nde bir basın toplantısı yaptık ve asgari ücretle ilgili DiSK-AR’in gelenekselleşen asgari ücret raporunu kamuoyuyla paylaştık. ve bu çerçeveyle de DİSK’in taleplerini sıralamıştık.
“ASGARİ ÜCRET SADECE ASGARİ ÜCRET ALANLARIN MESELESİ DEĞİLDİR. ASGARİ ÜCRET İŞÇİ SINIFININ MESELESİDİR, MİLYONLARIN MESELESİDİR, MEMLEKET MESELESİDİR”
Bu hafta boyunca da fabrikalardan belediyelere, atölyelerden hastanelere, iş yerlerine kadar ülkenin dört bir yanında örgütlü olduğumuz iş yerlerinde çalışan bütün DİSK’li i?çiler ayağa kalktılar ve ‘Gelirde Adalet, Vergide Adalet, İnsanca Yaşanacak Ücret’ bildirilerimizi hep beraber okuduk. Bir haftadır iş yerlerinde okunan bildirimizde özetle ?unları söyledik: Asgari ücret sadece asgari ücret alanların meselesi değildir. Asgari ücret işçi sınıfının meselesidir, milyonların meselesidir, memleket meselesidir. Çünkü asgari ücret tüm diğer ücretleri etkilemektedir. İşsizlik sigortasından kıdem tazminatına kadar birçok hakkımız asgari ücretten etkilenmektedir. Türkiye’de ücretler insanca yaşamaya yetmemektedir. Açlık sınırı 14 bin lirayı buldu, yoksulluk sınırı 45 bin lirayı aştı. Asgari ücret ise bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile altında kaldı.
“HEPİMİZİN ÇALIŞARAK ÜRETTİĞİ TOPLAM DEĞER, BU ÜLKEDEN 85 MİLYON İNSANIN İNSANCA YA?ATMAYA YETER. YETER Kİ ZİHNİYET DEĞİŞSİN”
Türkiye’ de asgari ücret sembolik bir ücret değildir, istisnai bir ücret değildir. Türkiye’de işçilerin yarıdan fazlası asgari civarında bir ücretle yaşamaktadır. Bu hak değildir, bu adalet değildir. ‘Biz, gelirde adalet istiyoruz, vergide adalet istiyoruz, insanca yaşayacak bir ücret istiyoruz’ dedik. ve iş yerlerinden binlerce işçi arkadaşımız bu sesi hep birlikte ifade etti. Evet, bizler biliyoruz ki tüm işçilerin insanca yaşamasını sağlayacak bir ücret alabilmesi mümkündür. Bu ülkenin kaynakları, hepimizin çalışarak ürettiği toplam değer, bu ülkeden 85 milyon insanın insanca ya?atmaya yeter. Yeter ki tercihler değişsin, yeter ki zihniyet değişsin.
“600 MİLLETVEKİLİNE ÇAĞRIMIZ: MECLİS’E VERDİĞİMİZ KANUN TEKLİFİNİN OY BİRLİĞİYLE MECLİS’TEN GEÇİRİLMESİ”
Biz DİSK olarak bir taraftan gelirde adalet isterken diğer taraftan ‘Vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz’ diyoruz. ve adaletli bir vergi düzeni sağlamak için bir kanun teklifi de hazırlayarak bunu Meclis’e verdik. Ana muhalefet partisi tarafından hazırladığımız kanun teklifi Meclis’e sunuldu. Bütün siyasi partilere, 600 milletvekiline çağrımız: Meclis’e verdiğimiz bu kanun teklifinin oy birliğiyle Meclis’ten geçirilmesi ve bu ülkede emeğiyle çalışan milyonlarca işçinin, emekçinin, kamu çalışanının, herkesin bu ağır vergi yükü altında ezilmesine son verilmesi ve az kanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sisteminin kurulması için bu yasanın Meclis’ten geçmesi çağrımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
“ASGARİ ÜCRET, ENFLASYON TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞENE KADAR YILDA DÖRT KEZ GÜNCELLENMELİDİR”
2024 asgari ücretine dair görüşlerimizi, ‘Gelirde adalet, vergide adalet, insanca yaşanacak ücret’ için atılması gereken adımları, geçtiğimiz hafta basın toplantısında 13 maddede özetlemiştik. Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün diye, acilen atılması gereken adımları burada kısaca bir kez daha hatırlatıyoruz: Ülkemizde asgari ücretin bir ortalama ücret olduğu unutulmamalıdır. Milyonların asgari ücrete mahkum edilmemesi için tek yol var: Sendikal hakların kullanımının önündeki engellerin kaldırılması ve Sendikalar Kanunumuzda da var olan teşmil mekanizmasının hemen gündeme getirilmesi. Asgari ücretin gerçek dışı resmi enflasyona göre, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyona göre artırılması asla kabul edilemez. Bizler çalışıyoruz, bizler üretiyoruz, Türkiye büyüyorsa hakkımızı istiyoruz. Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında, enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar yılda dört kez güncellenmelidir. Bir evde iki kişi çalıştığı zaman en azından o eve bir yoksulluk sınırı kadar gelir girmesi sağlanmalıdır.
“ASGARİ ÜCRET EN DÜŞÜK KAMU İ?ÇİSİ ÜCRETİ VE EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI DİKKATE ALINARAK HESAPLANMALIDIR”
Asgari ücret, bütün uluslararası standartlara uygun bir biçimde, işçinin ailesiyle birlikte
geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmelidir. Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmeli, vergi dilimleri artırılmalı, çalışanlar olarak sanki zenginleşmişiz gibi yıl içerisinde bir üst vergi dilimine geçirilmemizin önüne geçilmelidir. En dü?ük emekli aylığı en azından asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir. Özel sektördeki işçilerle kamu işçileri arasında ayrım yapmak Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret en düşük kamu i?çisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalıdır.
“KİMSENİN İNANMADIĞI, GERÇEK DIŞI VE HUKUK DIŞI TÜİK VERİLERİNİ GÖSTEREREK ‘İŞÇİYİ ENFLASYONA EZDİRMEDİK’ DİYEMEZSİNİZ”
Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın sözcüleri, sık sık ‘Çalışanları enflasyona ezdirmiyoruz’ diyorlar. Evet, hemen ?imdi bu adımları atarsak eğer, bu doğrultuda politikaları belirlersek işte o zaman gerçekten de işçileri hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında ezdirmemiş olursunuz. Kimsenin inanmadığı, hakikatten kopuk, gerçek dışı ve hukuk dışı TÜİK verilerini göstererek ‘İşçiyi enflasyona ezdirmedik’ diyemezsiniz. Daha da kötüsü asla ama asla tutturulamayan, hükümetin yıl içerisinde defalarca revize etmek zorunda kaldığı, gerçeklikten uzak enflasyon hedefi ücretleri sınırlayamaz. Hedeflenen enflasyon veya TÜİK enflasyonu civarında bir ücret artışı, işçilerin alım gücünü daha da düşürmek, milyonları daha da yoksullaştırmak anlamına gelecektir. DİSK açısından bu durum asla ve asla kabul edilemez.
“YILDA BİR KEZ VERİLECEK ZAMLA BU İŞİN BİTİRİLECEĞİNİ DÜŞÜNEN, İŞÇİLERİN ÜCRETLERİNİ YILIN İKİNCİ YARISINDA HİÇ ETMEYİ PLANLAYAN HERKES BİLMELİDİR Kİ BU İŞ BURADA BİTMEZ”
Öte yandan, 1 Aralık’taki basın toplantımızda ifade ettiğimiz bir konunun daha altını çizmek istiyoruz: Yüksek enflasyon koşullarında asgari ücret değil iki kez, yılda dört kez güncellenmelidir. ?imdi belirlenecek olan bir ücretin yeni yılda, çok değil birkaç ay sonra hiçbir hükmü kalmayacağını hepimiz biliyoruz. Böylesi bir tercih, bile isteye milyonları yoksulluğa mahkum etmektir. Her gün, iğneden ipliğe her ?eye zam geldiği bir dönemde, ‘İşçilerin ücretleri artmasın’ demek Türkiye işçi sınıfının ekmeğine, çocuklarının geleceğine el uzatmak demektir. Yılda bir kez verilecek zamla bu işin bitirileceğini düşünen, işçilerin ücretlerini yılın ikinci yarısında hiç etmeyi planlayan herkes bilmelidir ki DİSK için, Türkiye işçi sınıfı için bu iş burada bitmez. Döktüğümüz alın terinin karşılığı bile olmayan ücretlerimizi enflasyonun nedeni olarak gösterenlere, daha fazla vergi toplamak için hemen işçinin, halkın, emekçinin cebine göz dikenlere sesleniyoruz; dönün etrafınızdaki şirketlerin kar oranlarına, doyuramadığınız bankalarınızın bilançolarına bakın. Yaşanan ekonomik sıkıntıların bedelini ödemesi gerekenler, evine ekmek götürme mücadelesi verenler değil, kasalarını tıka basa dolduranlardır.
“ARALIK AYI BOYUNCA, DİSK YÖNETİM KURULU OLARAK DOĞUDAN BATIYA, KUZEYDEN GÜNEYE, BÖLGE BÖLGE, KENT KENT ÜLKEMİZİ DOLA?ACAĞIZ”
Biz adalet istiyoruz. Gelirde, vergide ve ülkede adalet istiyoruz. Her insan gibi insanca yaşamak istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz, hakkımız olanı alana kadar da mücadelemizi büyütmeye
kararlıyız. Bugün Ankara’da gerçekleştireceğimiz Temsilciler Kurulumuzun ardından 10 Aralık’ta yine Ankara’da yapılacak olan emekli mitingine güç vereceğiz. Emeklilerin adalet ve insanca yaşayacak ücret talebine, mücadelesine ses vereceğiz. 11 Aralık’tan itibaren de DİSK olarak ‘Gelirde Adalet, Vergide Adalet ve İnsanca Yaşanacak Bir Ücret’ yürüyüşümüzü ülkenin dört bir yanına taşıyacağız. Bu hafta iş yerlerinde başlayan mücadelemiz, tüm bölgelerde gerçekleştireceğimiz kitlesel işçi buluşmalarıyla, kent kent, meydan meydan büyüyecek. Aralık ayı boyunca, DİSK Yönetim Kurulu olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye, bölge bölge, kent kent ülkemizi dolaşacağız. ‘Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret’ mücadelesi için tüm işçi arkadaşlarımızla, üyemiz olsun olmasın, sendikalı olsun olmasın tüm işçilerle, emekçilerle, emeklilerle meydanlarda buluşacağız.
“İSTANBUL’DAN ANKARA’YA ULAŞAN ADALET MÜCADELESİNİ ÜLKEMİZİN DÖRT BİR YANINA TAŞIYACAĞIZ”
İstanbul’dan Ankara’ya ulaşan adalet mücadelesini ülkemizin dört bir yanına taşıyacağız. Bugün Ankara’dayız, 11 Aralık Pazartesi günü Edirne’de, salı günü Kırşehir’de, çarşamba günü Mersin’de, perşembe günü Antalya’da ve cuma günü de İzmir’de olacağız. Sonraki hafta salı günü 19 Aralık’ta Artvin’de, çarşamba günü Eskişehir’de, perşembe günü Kocaeli’de, cuma günü Bursa’da ve ve sonraki pazartesi de İstanbul’da meydanlarda umudu büyüteceğiz. İstanbul’dan Ankara’ya yola çıkarken ‘Bu yolda yalnız yürümeyeceğiz’ demiştik ve milyonların taleplerinin, umutlarının, yüreklerinin bizlerle beraber olduğunu söylemiştik. Şimdi kent kent dolaşacak ve bizimle beraber olan bu yüreklerle buluşacağız. Gelirde adaleti, vergide adaleti, ülkede adaleti, insanca yaşanacak ücreti ve bu konuda bütün haklarımızı kol kola, omuz omuza direne direne kazanacağız. Yolumuz açık olsun.”
“ASGARİ ÜCRETTE ARTIK RAKAMLARIN PEŞİNDE KOŞMAK İSTEMİYORUZ. BU YIL İLK KEZ BİR RAKAM ÖNERİSİ SÖYLEMİYORUZ”
Çerkezoğlu, “Asgari ücret için bir rakam belirlediniz mi” sorusuna da “O kadar yüksek enflasyonlu bir süreçteyiz ki bizim aralık ayı başında söyleyeceğimiz bir rakam, zamlı asgari ücreti şubatta alacağız, bu iki ay içinde bile uçup gidecek. Dolayısıyla biz asgari ücrette artık rakamların peşinde koşmak istemiyoruz. İnsanca yaşanacak bir ücret istiyoruz ve daha da önemlisi Türkiye’yi asgari ücretliler toplumu olmaktan kurtaracak politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu yıl ilk kez bir rakam önerisi söylemiyoruz” yanıtını verdi.